Orhan Sarıbal: Ne yazık ki Türkiye’nin Gıda Egemenliği, Gıda Güvenliği ve Gıda Güvenliği Yabancı Şirketlerin Elinde.
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “2002’de bir çiftçi bir litre süt satarken 1.67 kilo yem almış. 2022’de bir litre süt satınca 1.67 kilo yem almış oluyor” dedi. 1 kilo yem bile alamıyor Çiftçi sürekli zarar ediyor Kendi TÜİK’i Çiftçi dün açıkladığı rakamla bunu kabul etti.2002’de bir kilo et kesen çiftçi karşılığında 26.1 kilo yem aldı. 2022’de 16 kilo yem al. Çiftçi 300 kilo dana sattığı zaman maalesef 10.000 lira ediyor. Bir liradan fazla israf oluyor. Türkiye dışa bağımlı, yabancı firmalara bağımlı hale geldi. Bugün ‘ben’ anlayışı Putin’in kapısına yalvararak o tahıl koridorunu açar’ ordan kaynaklanıyor.Ne yazık ki Türkiye’nin gıda egemenliği, gıda güvenliği, gıda garantisi yabancı şirketler tarafından sağlanıyor. Bunlardan bu hükümet sorumlu.Çünkü onların desteğiyle çiftçiyi desteklemek yerine, İthalat yanlısı firmaları ve kümeleri yan gemilerle desteklediler. Ödeyemiyor, tarlasına gidemiyor” dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda 2023 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi maddelerinin görüşülmesi tamamlandı ve 2021 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifi maddelerinin görüşülmesine başlandı. 2. maddeye ilişkin konuşan CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal şunları söyledi:
“ŞİMDİ SARAY ODAKLI AÇIK FAŞİZM ŞARTLARINI YAŞIYORUZ”
“Bu ülkede her gün hukuksuzlar var, her gün adaletsizlik var. Şimdi açık saray odaklı faşizm koşullarında yaşıyoruz. Açık faşizm var. Her türlü zulüm, her türlü zulüm sürüyor ve ağır baskılarla yürüyor. O her türlü zulme karşıdır, ferman padişah içinse bu topraklar, bu vatan bizim ve bu ülkenin halkı, demokratları, aydınları, bundan mağdur olan herkes için olduğunu bildiğimiz için mücadelemizi sürdüreceğiz. bütün sistem birleşecek, gücünü gösterecek, faşizm yıkılacak, yerine demokrasi, özgürlük, adalet ve eşit yurttaşlık gelecektir.
Çok değerli bir dönemden geçiyoruz. TÜİK bugün duyurdu; süt üretimi her geçen gün ve hızla azalmaktadır. Diğer bir deyişle gıda, ülkenin ve dünyanın en değerli konusudur. Tabii gıda değerliyken tarımda değerli ve tarımı genişletmek yerine tarımda ilerlemek yerine bu hükümet sattı, özelleştirdi, var olan tüm kaynakları yağmaladı ve bugün de burada.
“DESTEĞİN DEĞERİ YÜZDE 50 DÜŞTÜ”
Bakan ‘Çiftçiyi desteklemek için sübvansiyonları 20 kat artırdık’ diyor. 2002’de 2 milyon 680 bin olan çiftçi bugün 2 milyona geriledi. Borcu 275,5 milyar, sadece bankalara. Tarım Kredisi Yok; Bayilerin yem ve gübre borcu yok. Mazot, ekipman veya enerji borcu yok. Sadece bankalara borç artıyor, 113 kat. 2002 yılında beğenmedikleri iktidar döneminde yıllık toplam destekle 10.5 milyon ton amonyum sülfat aldılar. 2022’de saray hükümetinin desteğiyle 5,5 milyon ton. Yüzde 50 desteğin değeri düştü.
2021’de ödenen destek 24 milyar, tamamını motorine yatırsak 3.2 milyar litre motorin alıyoruz. Çiftçinin tüm mazot ihtiyacını karşılar. 2022 yılında alınan motorin tedbiri ise 1.8 milyar. kayıp 1,4 milyar, yüzde 45. Ödenecek 39 milyar. Bir başbakan ‘mazotun yarısı sizden, yarısı bizden’ dedi. Destek bütçesinden 2018’de 328 milyon litre, 2019’da 372 milyon litre, 2020’de 478 milyon litre, 2021’de 363 milyon litre, 2022’de 139 milyon litre alındı. , yarımız’. Devlet bin lira mazotun 50 lirasını verdi, halk maalesef 950 lirasını kendi cebinden ödedi.
“HÜKÜMET TÜİK ARACILIĞIYLA HİTLER’İN GOEBBELS’İNE İSTEDİĞİ GİBİ OYNAMAYA ÇALIŞIYOR”
Her hükümet mensubu ‘Biz tarım ve gıda ithalatçısıyız’ diyor. Fındık nereden çıkıyor ama çikolata nereden geliyor? fabrikadan Buğday tarladan, bisküvi ve un fabrikadan çıkıyor. Tarım ve hayvancılıkta, bitkisel üretimde ve hayvancılıkta AKP karnesi; 20 yılda tam ithalat 141 milyar dolar, ihracat ise 96 milyar dolar. Fark 45 milyar dolar. Bu rakamların içinde 87 milyon ton ithal buğday var, 25 milyar dolar ödendi. 60 milyar litre mazot var, 40 milyar dolar ödendi. 153 milyon ton yem var, 80 milyar dolar ödendi. Maalesef 900 bin ton tohum var, 4 milyar dolar ödendi. Yani iktidar kendi işine geldiği için TÜİK’i aracı olarak kullanarak Hitler’in Goebbels’i gibi isimlerle oynamaya çalışıyor. Önce kendilerine inanırlar, sonra inanacak birini bulmak için çaba harcarlar.
2002 yılında bir çiftçi bir litre süt satarken 1.67 kilo yem almış. 2022’de bir litre süt sattığı zaman 1 kilo yem bile alamıyor. Çiftçi sürekli para kaybediyor. Kendi TÜİK’leri dün açıklanan rakamla bunu kabul etti. 2002 yılında bir kilo et kesen çiftçi, karşılığında 26,1 kilo yem aldı. 2022 yılında 16 kilo yem alabilmektedir. Ne yazık ki bir çiftçi 300 kiloluk danayı sattığı zaman 10 bin liranın üzerinde çarçur ediyor. Türkiye dışa bağımlı hale geldi ve yabancı şirketlere yöneldi. Bugün Putin’in kapısında dilenerek ‘ben bu tahıl koridorunu açacağım’ anlayışı oradan kaynaklanıyor. Ne yazık ki Türkiye’nin gıda egemenliği, gıda güvenliği ve gıda güvenliği yabancı şirketlerin elinde. Onlardan bu hükümet sorumludur. Çünkü çiftçileri destekleriyle desteklemek yerine yan gemilerle ithalatçı firmalara ve kümelere destek oldular. Bugün geldiğimiz noktada çiftçi borcunu ödeyemiyor, tarlasına gidemiyor.”